Geçtiğimiz bin yılın başlarında Muhyiddin İbn Arabi Hazretleri tarafından “Şeceretü’n-Numâniyye fî Devleti’l-Osmâniyye” isimli “Osmanlı Devleti Hakkında Soy Silsilesi” anlamına gelen küçük bir risâle kaleme almıştır. Efrani’nin tercümesini yaptığı ve bugün Edirne Kütüphanesi’nde bulunan bu kitabı ilginç yapan ilk özellik Osmanlı Devleti’in doğuşundan takribi 70 yıl önce yazılmış olmasıdır. Batına vakıf bir âlim olan Muhyiddin İbn Arabi kuruluşundan yıkılışa değin Devlet-i Aliye’deki mühim olaylara ilişkin adeta ilmi keramette bulunarak ilginç işaretlere (rumuzlara), manevi haberlere eserinde yer vermiştir. Manen desteklediğini anladığımız Osman Gazi’nin daha ortada Osmanlı yokken geleceğinden haber vermiştir.

Ve aradan yaklaşık 800 yıl sonra 1900’lü yılların başında Yemen’deki Sünusi Tarikatının Şeyhi İbrahim B. İdris Es Sünusi hazretleri de küçük bir risale kaleme almıştır. “En Nurül Lami” ismiyle bilinen ve “Parlayan Nur” anlamına gelen bu kitap milletimizin en çetin mücadelelerden geçtiği bir dönemde yazılmıştır. Okumuş olduğum bu kitaptan küçük bir parçayı paylaşmak istiyorum.

“Bugün: İslam milletleri arasında en kuvvetlisi ve haşmetlisi ve dini tesanüd ve hürmet yönünde en ümit vericisi Türk Milleti´dir. Binaenaleyh, bütün İslami hareket ve dayanışmanın kuvvet merkezi Türkiye olmalıdır. Kahraman Türk milletini bu yakın alaka ve muzaherete ve bu çok mühim vazifeye ehil kılan bir çok tarihi ve stratejik imtiyazlar vardır. Asırlarca İslamın bayraktarlığını yapmış olması, bütün İslam aleminin kalbgahı Haremeyn ve civarının hadim ve hamisi şerefine mazhar bulunması ve bütün mukaddes emanetleri hala uhdesinde mahfuz bulundurması, asırlar boyunca İslamı , Rabbani bir lütufla her türlü tehlike ve tecavüzden koruması ve nihayet şu andaki tutumunun hala ümit verici olması gibi sebepler, bu büyük milleti; bugün de İslami hareket ve dayanışmanın ve İslam alemi için düşünüp çırpındığımız topyekun kurtuluşun yegane kuvveti, rehberi ve lideri olmaya sevk etmektedir. Türkiye´nin ve İslam aleminin kurtuluşu, saadet ve selamete ermesi, Allah´ın izniyle, ancak Müslüman – Türk milletiyle mümkün olabilir ve böyle olacaktır.”

Çektiğimiz tüm bu sıkıntılar, tüm bu yaşadıklarımıza rağmen inşallah zerre şüphe yoktur ki yeni bin yıl da Allah rızası için yaşayan bizlerin olacaktır.

HÜDAİ ATEŞ – 11/10/2019